Follow

Follow
Doğru İngilizce konuşmaya çalışmak kasmak mı oluyor?

Doğru İngilizce konuşmaya çalışmak kasmak mı oluyor?

Tarik Guney's photo
Tarik Guney
·Oct 21, 2018·

7 min read

Taken from fastcompany.com/40411173/how-to-handle-your..

Bu fikir nasıl bu topluma musallat oldu, emin değilim. Ama yabancı bir dil öğrendiğinizde sesleri doğru çıkarmak ki buna telaffuz diyoruz, ve doğru bir dil bilgisi ile konuşmak nedense kasmak ve özentilik olarak görülebiliyor. Bu anlayışın, üzerinde kafa yorulmuş bir fikrin meyvesi olmadığı açık. Türkçe konuştuğunuzda sesleri doğru çıkarmadan meramınızı anlatmayı bir deneyin. Mesela dağ demek yerine dag deyin. Ya da bu yılın kârı çok güzel demek yerine karı deyin. Ya da size yabancı bir insan gelsin ve bu şekilde konuşsun. Devamlı yanlış telaffuzlar ile anlamın canına okuyan ve ne dediği anlaşılmayan insanlar ile oturun çalışın. Ondan sonra da hala aynı fikre sahip iseniz, o zaman İngilizce’de bulunan sesleri doğru çıkarmanın özentilik olduğunu iddia etme hakkınız bir nebze olsun olur. Aksi halde, bu yanlış düşüncenin esiri olarak kalır ve bu zayıflatıcı hastalığın diğer işlerinizi ve düşüncelerinizi zamanla nasıl yerle bir ettiğini izlersiniz.

Bu tabi Türkiye’de yaşanılan bir sorun. Mesela, sesleri doğru çıkarmaya çalışmak suretiyle İngilizce konuştuğunuz bir Amerikan: “Hey Steve, bu adam Türk değil mi? O zaman neden bu kadar Amerikan özentisi, neden bu şekilde kasarak konuşuyor, adamım!” demez. Hatta emeğinizi bilse, hoşuna gider, ve belki de sizi tebrik eder. Türkler de aslında güzel Türkçe konuşan yabancı insanlara karşı aynı şekilde davranır. “Ne güzel Türkçe konuşuyor lan bu yabancı! Dayak istiyor anlaşılan…!” diyen bir Türk ile karşılaşmazsınız. Ya da umarım karşılaşmazsınız. Aksi halde Allah belamızı vermiş demektir. Dolayısıyla bakış açımızı “İngilizce konuşan özenti bir Türk” anlayışından kurtarıp “İletişim kurmaya çalıştığını toplumun dilini doğru bir şekilde kullanmaya ve öğrenmeye çalışan bir insan” anlayışına eğriltmek zorundayız.

Bir diğer mesele ise, hem bazen çevremde, hem de İnternette ortaya atılan bir iddia: Grammar öğrenmek zorunda değilsiniz. Öncelikle şunu belirtelim: Muhabbet ettiğiniz hiç kimse, en azından çoğu, ne biçim dilbilgisi var bu adamın, ne dediği anlaşılmıyor vs. diye suratınıza karşı sizi eleştirmez. Hele ki Amerika bu hususta belki de çoğu ülkeye göre kendi sebeplerinden dolayı daha ileridir. Arkanızdan konuşulur, ya da hakkınızda profesyonel bir karar alınacaksa, o zaman orada bulunan insanlar konuşur. Ama sırf yüzünüze karşı böyle bir eleştiri almadığınız için grammarin önemli olmadığını düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz! Ya da, bu fikre sahip olmanız, yüzünüze karşı sizi kimsenin eleştirmemesinden dolayı ise, durum yine aynıdır. Grammar, doğru cümle kurmak ve kurulan cümleleri de doğru bir şekilde anlamak için önemli. Aksi halde dil ile alakalı binlerce farklı kombinasyona sahip cümle yapılarını ezberlemek zorunda kalırsınız. 60 senelik ortalama bir hayatta 3–4 ay içinde fazla fazla öğrenilecek bir konuyu es geçip, hayatınızın büyük bir bölümünde yalan yanlış bir İngilizce konuşmayı tercih etmek, pek akıl kârı olmasa gerek. Grammar önemlidir meselesine sunulan nedenlerden sonra hangi temeller üzerine grammar öğrenmek zorunda değilsiniz iddiasını dayandırabilirler, emin değilim. Belki ilk başlarda mantıklı olabilir. Hani Amerikaya yeni gelmiş bir insana, grammar yoksa hiç konuşma demek yerine, sen elinden geldiğince derdini anlatmaya çalış, ama zaman buldukça da kendini bu dil üzerine geliştirmeyi unutma öğüdü verilebilir.

Grammar öğrenmeyi havalı konuşmak zanneden bazı zevat, meselenin arkasında yatan asıl nedeni kaçırıyor maalesef. Anlaşılır cümleler kurmak ve demek istediğinizi yanlış anlaşılmalara neden olmadan anlatmak için önemlidir grammar. Direksiyon kursu almadan, sağa sola çarpa çarpa araba öğrenmeyi tavsiye eden kafa ile, grammar öğrenmeden yabancı dili öğrenirsiniz diyen kafa aynı kafadır. İyilik yaptıklarını zannedenip karşıdaki adama zarar verdiklerini görmezler.

“I have it also.”, “Also, I have it.”, “I also have it” ifadeleri arasında kı farkı hadi bakalım sadece kelimeleri bilmek ile ayırt edin. Kelimenin cümle içinde yer değiştirmesi ile anlamının nasıl değişebileceğini size anlatan dilbilgisidir.

+Daha iyi araba kullanmak istiyorum.

  • Kasma…
  • Daha iyi kod yazmak istiyorum.
  • Kasma… Bırak bu işleri…
  • Daha çok okumak istiyorum.
  • Olm neden kasıyorsun?
  • Daha güzel ve etkili konuşmak istiyorum.
  • Kasma dedik ya!? Ne özenti adammışsın…
  • Bu ne saçma bir öğüt böyle? Bana iyilik mi yapmak istiyorsun yoksa kötülük mü? Saçmalayarak asıl kasmakta olan sensin sadece.

İşte yukarıda ki gibi olurdu eğer bunu bir muhabbet şekline dönüştürseydik. Daha iyi konuşmak ve daha anlaşılır olmak istemenin, yaptığı işi daha iyi yapma arzusundan ne farkı var? Biz her yapılan işte, bunu iyi ve kaliteli yapmak isteyene, kasma diyor muyuz? Ya da yapınca da, ne özenti adammış diye karalıyor muyuz? Bu kalp doktoru da, Dr. Oz olmak istiyor canım… diyor muyuz? Ya da bu doktor da Dr. Oz kalitesinde bir adam. Buna muayene olmak herkese nasip olmaz… mı diyoruz…?

Öğrendiğiniz dile verdiğiniz önem, hayatta ne kadar ileriye gitmek istediğiniz beklentisi ile doğru orantılı. Ne telaffuzu ne de dilbilgisi anlaşılmayan bir insanın haklı ve mantıklı sebeplerden dolayı hem kişisel hem de profesyonel dünyasında çok ileriye gidememesini normal karşılamak lazım.

Bir bilginin hayatta işe yarayacak ve etki bırakacak şekilde olgunlaşması zaman alır. Onun için kısa yollar ile değil, doğru yollar ile hedeflere ulaşmak en mantıklı ve kazançlı olanı. Aksi halde yarı yolda dımdızlak kalma durumu var. Bu dil öğrenme içinde geçerli.

 
Share this